Biyomedikal Mühendisliği öğrencimiz İbrahim Berke Azal, University of Malaya'daki Uluslararası Değişim Programı deneyimini paylaşıyor.
Bir dönem Güney Asya’nın merkezi olan Malezya’da eğitim görmek... Bu fikri paylaştığım herkesten genel olarak duyduğum cevap ise: Ne yapacaksın Malezya’da, başka yer mi bulamadın?
Her şey bölümden arkadaşımın internet sitesinde okulumuzun University of Malaya ile anlaşmasını görmesiyle başladı aslında. Bunu benimle paylaştığı andan itibaren düşünmeye ve araştırmaya başladım. İlk olarak okulumuzun dil yeterliği sınavına girdim. Sınav sonucu açıklandığında ve gitmeye hak kazandığımızda da aslında kesin olarak gidip gitmeme konusunda kararımı vermemiştim. Çünkü oraya gitmem okulumu bir dönem uzatmama neden olacaktı. Ancak sonrasında ailemden ve okuldaki hocalarımdan aldığım fikirlerle gitmeye karar verdim. Ancak Kuala Lumpur’a gidene kadar yapılması gereken evrak işleri sürecinde vazgeçmek istediğim anlar oldu. Şimdi geriye baktığımda en zor zaman olarak bu süreci görüyorum. Peki değdi mi? Sonuna kadar değdi, iyi ki vazgeçmemişim. Tabii bunda Erasmus Ofisi’nin katkıları da çok büyük; İstanbul’dayken de, Kuala Lumpur’dayken de her zaman yanımızda oldular, yol gösterdiler.
Neden Malezya?
Bunun aslında birçok nedeni vardı. İlki, gittiğimiz okulun dünya sıralamasında ilk yüz üniversite içerisinde olması. Ayrıca ülkenin daha öncesinde İngiltere sömürgesinde olmasından dolayı herkesin İngilizce bilmesi ve bunun bana olumlu yansıyacağını düşünmem. Diğer nedenlerden biri, ülkenin Güney Asya’nın merkezinde olup boş vakitlerimizde diğer ülkeleri gezebilecek olmamız. Ve tabii ki çok farklı bir kültür, iklim ve yerler görecek olmam da beni etkiledi ve belki hayatımın geri kalan kısmında gidemeyeceğim bir yere gitmeye kesin olarak karar verdim.
6 Eylül günü Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’a gitmemizle hayatımın en ciddi deneyimi başladı. İlk ay her şey çok zor geldi; dil, yemekler, insanlar, yaşam şartları, okulun çalışma şekli. Tüm bunlardan sonra dönüş bileti baktığım zamanları hatırlıyorum. Ancak beraber gittiğim arkadaşımın da desteği ile oraya bir şekilde ısınmaya başladım. İngilizcemin zamanla geliştiğini fark ettim ve bununla beraber arkadaş edinmeye başladım. Yemek kültürlerini pek fazla beğenmesem de kendime uygun şeyler bulup bir düzen oturtmaya başladım.
“Düşündüklerim ve yaptıklarımla geleceğimi şekillendirdim”
Okuldan bizim gibi uluslararası değişim programıyla gelen öğrencilerle arkadaş ortamım oldu. Dünyanın her yerinden kişilerle tanışma fırsatı buldum. Kendi bölümümle alakalı da birçok insanla tanışıp network’ümü genişletme şansı yakaladım. Bu fırsatı bu program dışında yakalama ihtimalinin çok az olduğunu bilerek zamanımı en değerli şekilde geçirmeye çalıştım. Bambaşka bir kültürün ve iklimin içerisindeydim. Daha öncesinde sadece belgesellerden bildiğim Muson yağmurlarını, o yemyeşil ormanları orada görmüş oldum.
Haftasonları Malezya’nın meşhur adalarını ve şehirlerini gezerek değerlendirdim. Okulun tatil olduğu dönemlerde ise Singapur, Endonezya ve Tayland gibi ülkeleri bolca vakit ayırarak gezme fırsatı buldum. Doğa ile iç içe bir şehirde geçirdiğim 5 aylık süreç bana birçok tecrübe kazandırdı. Oradayken her yalnız kaldığımda kendimi dinleme fırsatını buldum. Gelecekte neler istediğimi oradayken netleştirdim ve oradayken düşündüklerim ve yaptıklarımla bir nevi geleceğimi şekillendirdim. Geriye baktığımda sadece iyi ki gitmişim diyorum. Hayatımda alıp da pişman olmadığım bir karar oldu benim için.
University of Malaya
Üniversite kampüs olarak bir şehir gibiydi. İlk iki, üç hafta birçok kez yolumu kaybettim. Neyin nerede olduğunu tam olarak öğrenmem zaman aldı. Kampüsün orman içinde olması, temiz hava ve doğa ile birlikte olmak mükemmel bir deneyimdi. Ancak güzel şeylerin yanında tabii ki olumsuz yanlar da vardı. Üniversite bence eğitim olarak iyi ancak bazı prosedürlerin işleyişi sıkıntılıydı. Eğitim kısmında ise gerçekten olumlu anlamda farklı hissettim ve birçok güzel deneyim kazandım. 400 kişinin karşısında bir amfide sunum yapmam, şirketlerden çağrılan mühendislerin sunumuma not vermesi gibi İstanbul’da daha önce elde etmediğim deneyimler bana özgüven kazandırdı.