Mimarlık öğrencimiz Ebru Dazkır, Yunanistan Polytechnic Üniversitesi'ndeki Erasmus deneyimini paylaşıyor.
Erasmus başvurusunda bulunurken hedefim, daha önce Yunanistan’da Erasmus programına katılan arkadaşlarımın “Bayılacaksın!” dedikleri Atina’da bir süre yaşayıp, bu döneme kadar Erasmus yapan herkes gibi, sırtımda bir çanta ve sınırları kaldıran Schengen vizesi ile her gün bir başka şehirde uyanmaktı.
“Erasmus is turistmus!” söylemiyle çıktığım bu yolda karşılaştığım pandemi, Erasmus’umu oldukça “yerel” bir hale getirdi. Şimdi geri dönüp baktığımda, yaşanan tüm zorluklara rağmen, bu süreci geçirebileceğim en doğru yerde ve en doğru insanlarla geçirdiğimi görüyor ve “iyi ki!” diyebiliyorum.
Atina’nın Covid öncesi ilk ayı oldukça uluslararası bir ortamda şehri tanıyarak ve farklı kültürlerle etkileşimde bulunarak geçti. Vakaların artması, sınırların kapanması ve karantina söylentileriyle birlikte, bu süreçte tanıştığım çoğu kişi ülkesine dönüş yaptı. Bir buçuk aylık bir sokağa çıkma yasağı ilan edilirken, ev arkadaşım ve ben bu süreci Atina’da geçirmeyi tercih ettik.
Portfolyomuza ekleyeceğimiz nitelikli bir projemiz oldu
Atina Politeknik Üniversitesi çok hızlı bir şekilde online eğitim sistemine geçti. Karantina sürecinde özellikle Mimari Proje dersi hocamızla iletişimimiz oldukça sağlam bir şekilde devam etti. Bu süreçte farklı ülkelerde olup aynı mimari dili konuşarak, süreci iyi bir şekilde yürütüp, sonunda portfolyomuza koymak isteyeceğimiz nitelikte ve detayda bir proje çizme fırsatımız oldu.
Sokağa çıkma yasağı bittiğinde, Yunanistan’da vaka sayıları oldukça azalmış ve hayat normale dönmüştü. Karantina sürecinde ancak apartmanımızın terasından izlediğimiz Acropolis’e, eteklerindeki Plaka’ya, canlı müzikleriyle Monastraki Meydanı’na, harika gün batımlarıyla Lycabbettus Tepesi’ne, Atina’nın kaotik ve renkli sokaklarına kavuşmuştuk. Yunanistan henüz kapılarını başka ülkelere açmadığı için şehirdeki sayılı turistlerdendik ve tüm tarihi şehir bizimdi sanki!
Şehirler arası ulaşım açıldığında, sevgili ev sahibimiz Leo ve arkadaşlarıyla birlikte Kuzey Yunanistan’a ve Andros Adası’na seyahat etme fırsatı yakaladık. Tecrübeli ve yereli iyi tanıyan insanlarla gezmek oldukça verimliydi. Türk-Yunan kültürü ve tarihi üzerine bolca söyleşiler ve espriler yaparak geçirdiğimiz bu yolculuk, hepimiz için çok öğretici ve eğlenceliydi.
Staj Hareketliliği ile yeniden Erasmus
Yurda dönüş vaktimiz geldiğinde ise henüz Türkiye-Yunanistan arası ulaşım faaliyetleri başlamamıştı. İpsala sınır kapısından taksiyle yurda dönüşümüz bambaşka bir hikâye ve deneyim oldu bizim için.
Çok fazla belirsizlikle karşı karşıya olduğum bu süreçte her zaman oldukça anlayışlı, sabırlı ve çözüm odaklı bir şekilde yanımda olan üniversitemizin Erasmus Ofisi’ne teşekkür ediyorum.
Yaşadığım deneyimin ardından önümüzdeki yaz dönemi İtalya’da Erasmus+ Staj hareketliliğine katılma kararı aldım. Erasmus Programı’nı tüm öğrenci arkadaşlarıma tavsiye ediyorum.